"Bir şeye sahip olmak için onu elde etmek yetersizdir."
— The T Corporation
Okuduğunuz söz, Büyük Seneca'nın, Herakleitos'un ya da Eflatun'un sözü değildir. Romalı düşünürlerin, Hint ermişlerinin, Keşişlerin sözü de değildir. Bu söz, The T Corporation'un sözüdür.
Şahsiyet, kendilikten ve benlikten oluşur. Kendilik, yaşamsal saflıkla doğan fıtratla temellenir ve benlikle dışa vurulur. Bir kendilik, saflığını ve fıtratıyla olan ahengini koruduğu ölçüde şahsiyetini yüceltebilir. Kendiliğin bu konudaki aracı benliktir. Benlik, birden fazla diğer benlikler içinde kendiliğin saflığını benlik lehine kullanmadığı sürece kendiliği besler ve büyütür. Şahsiyet, güçlenir ve karaktere gebe kalır. Bütün bu süreç, insanın varoluşunun temel ögelerinin oluşumudur.
Şahsiyete has bir kendilik ortaya koymak konusunda insanlık, oldum olası sorun yaşamış ve bu sebeple doğal ve dogmatik kadim öğreti ve metinlere kulak vererek kendi adını koyduğu kimliklerini inşa etmiştir. Bu kimliklerin getirdiği benlikle şahsiyetini kuran insan, hayatı kendine yaşanır kılmak için var olan kendi içgüdülerini benliğinde hastalıklı boyutlara taşıyarak tehdit olarak atfedebileceği "öteki"nin gerekliliğini inşa etmiştir.
Bu yanlış gereklilikle, kendi hatasına şaşı bakmış, kendiliğini zaaf içinde kabul etmiş, daha güçlü olabildiği benliğine sığınmayı şahsiyetinde meşru hale getirmiştir. Örneğin fıtri bir yaşam gereksinimi olan özgüven, tabiatının saflığının kirletilip bozulmasıyla egoya, kibre ve ucubeliğe dönüşür. Kendilikte bulunmayan bu bayağılıklar, benlikte kendilerine zemin bulurlar. Artık şahsiyet, kendilikten daha çok benliğe uyarak saflığını kaybetmeye başlayan kötü bir karaktere dönüşmeye başlar. Bu başlangıcın getireceği durumun adına da şahsiyetsizlik denir.
Modernitenin kapı araladığı şahsiyetsizlik, Ortaçağ zamanlarında medeniyetleri yitme noktasına getiren veba hastalığı gibi hızla yayılarak insanları birbirleriyle aynılaştırmak ve birbirlerinden ayrımsızlaştırmak konusunda doruklara ulaşmıştır. Modern çağdaki bu insan, kendisinin yarattığını iddia ettiği metalar ile özdeşleşmekte ve şahsiyetini, yaratabildiği bu metalar üzerinden inşa etmektedir.
Metalaşma ile başlayan bu bahtsız serüven, kadim bir keşiş olan yalnızlıkla perçinlenerek metalara tanrı rolünün tevdi edildiği post-modern bir benliğin başlamasına neden olmuştur.
Harikulade bir temaşaya hizmet eden ayna yere düşüp paramparça olmuş, kırık parçaları yolda yürüyecek olanların ayaklarını kanatmak, ona bakanları şaşılatmak üzere post-modern rolünü almıştır.
The T Corporation; kendilikleri, doğru bilginin kaynağına ulaştırma yöntemlerini keşfeden ve bu izlencede akıl yürütme sistemlerini takip edip deneyimleyen kurucu kadrosuyla muhataplarına özgün ve karakteristik deneyimler yaşatmayı hedef edinen, bu suretle de erdemli kendiliklerin inşasında NFT Teknolojileri ile Kadim Yaşamsal Pratikleri birleştirip Discord yayınlarıyla bu çalışmalarını edebi ve felsefi anlamda temellendirerek insan merkezli gündemde yerini almaya hazırlanan tüzel bir şahsiyettir.
Konusu insan olan her nevi, The T'nin de konusudur. The T, ana başlıkta sahip olmak kavramını sığ işlevsellikten çıkararak elde etmenin sahip olmak için yetersiz olduğu eşyalar silsilesini muhatabına sunar. Burada hedeflenen, kendilik fıtratına uygun bir benlik arayışında olan muhataplara kadim öğretilerle inşa edilen ve ancak eylemselliklerle inkişaf eden keşif deneyimi fırsatını muhatabının derinliğine bırakarak muhatabına kendini öğrenme zeminini kurmaktır.